Kudüs’ün tarihinde kaybolmak

1

Şimdi size 2 kişilik mini hikayemizi anlatacağım:) Kemerlerinizi bağlayın; Kudüs’e uçuyoruz.

✈2 kişi olarak bu yolculuğa çıktık. Yaz tatilinde uygun bilet bulup, 5 dk içinde karar verip almamızla başladı aslında hayal kurmalarımız.

-Gitmek isteyenler için dipnot; Pegasus yaz döneminde % 50 indirim kampanyası yapıyor, size uygun dönemi seçip hayallerinize ilk adımı atabilirsiniz😊

💫Aslında hiç korkmadınız mı, 2 kız olarak nasıl cesaret ettiniz oraya gitmeye şeklinde olan bir çok soru aldık. Biz oraya giderken hiç korkmadık, tur şirketi olmadan gittiğimiz için de ayrı memnun olduk. Çünkü;daha hesaplı bir şekilde, gezme planınızı kendiniz oluşturabiliyorsunuz ve turlar ağlama duvarı gibi yerlere giriş yapamıyor.

🚆Tel Aviv Havalimanı’ndan Kudüs’e gitmek için tren-tramvay hattını kullandık.Otobüsleri kullanarak tek vesayetle Kudüs’e geçebilirsiniz ama maliyet olarak diğeri daha hesaplı oluyor.

📍 Gitmeden önce oteli booking uygulamasından ayarladık. Otel ayarlarken dikkat etmeniz gereken şey ise gezeceğiniz yerlere yakın olması açısından sur içi bir konum tercih edilmeli. Ayrıca vize işlemi yapacak olanlarda rezervasyon iptal etme seçeneği olan herhangi bir oteli resmi işlemlerde kullanabilir. Daha sonra detaylı araştırmanın ardından kalmak istediğiniz yeri seçebilirsiniz.Biz Şam kapısının tam karşısında bulunan Palm Guest House’de kaldık. Konum olarak güzel bir yerde olduğu için burayı tercih ettik.

👮🏻‍♂ İsrail polislerinin bize karşı tutumları olumsuz yönde olmadı, onların baskıları en çok yerel halka bulunmakta. Yalnız propaganda, slogan atma gibi hareketlerde bulunmamanız lazım.

MESCİD-İ AKSA

🕌Mescid-i Aksa nerededir?

-Mescid-i Aksa, Kudüs’ün doğusundadır ve yaklaşık 144 bin metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Etrafı surlarla çevrilidir. Kubbet-üs-Sahra, Kıble Mescid gibi 200 civarı yapı, Mescid-i Aksa’nın içinde bulunmaktadır. Mescid-i Aksa, Morya Tepesi’ndedir. Tepenin en yükseğindeki kayalığın üzerinde Kubbet-üs Sahra bulunmaktadır. Kudüs ve Mescid-i Aksa, Filistin Devleti sınırları içerisinde yer almasına rağmen günümüzde İsrail’in işgali altındadır.

🕌Mescid-i Aksa’nın dinler açısından önemi nedir?

-Müslümanların ilk kıblesidir.İslam inancına göre Kubbet’üs Sahra da yer alan Hacer-i Muallak taşına, peygamberimiz Miraca yükselirken basmış ve buradan göğe yükselmiştir.

-Yahudiler ise burayı “Tapınak Tepesi” olarak adlandırmıştır. Bunun sebebi ise Süleyman Tapınağı’nın burada olmasıdır.

-Hristiyanlara göre ise,İsa Mesih bu kaya üzerinden tüm insanlığı tebliğe davet edecektir.

🕌Mescid-i Aksa’nın tarihçesi nedir?

– Haçlılar dönemi; 1099 yılındaki Birinci Haçlı Seferi’nde Kudüs’ü ele geçirerek tahrip eden ve adını “Süleyman Mabedi” olarak değiştiren Haçlılar, Mescid-i Aksa’yı Krallık Sarayı’na çevirdiler. Ayrıca Mescid-i Aksa’ya, besledikleri atları yerleştirmek için bir de ahır kurdular. Bugün hala Mescid-i Aksa’ya gidenler, o bölgenin içerisinde bulunan Mervan Mescidi’ndeki sütunlarda, atların bağlanabilmesi için açılmış delikleri görebilmektedir. Bu sarayın sütunları halen ayakta ve sergilenmektedir. Selahaddin Eyyübi burayı işgal ettikten sonra bu tapınağın tepesinde yer alan haç sembolünü indirmiş ve tapınağın basamağı yapmıştır. Halen bu şekilde durmaktadır.Tapınak Şövalyeleri’nde bahsi geçen tapınak budur.

-Eyyubiler, Mescid-i Aksa üzerinde pek çok radikal değişiklikler yapmış, öncelikle bütün haçları içinden çıkarmışlardır. Mescidin tabanını boydan boya en pahalı halılarla döşemiş ve içini gül kokularıyla donatmışlardır. Ayrıca ceviz ağacından yapılmış muhteşem işlemeli ve sedef kakmalı bir minber, mescidin içine yerleştirilmiştir. Bu mimber bir Yahudi’nin saldırısı sonucu yakılmıştır.Yakılmış parçalar İslam Müzesi’nde sergilenmektedir. Şuan Kıble Mescid-i içinde yer alan mimber ise sonradan sembolik olarak konulmuştur.

-Osmanlı dönemi;Osmanlı Topraklarına Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Zaferi sonrasında katılmıştır. Kudüs’e muzaffer komutan olarak giren Yavuz Sultan Selim’e gelen dönemin alimleri, Mescid-i Aksa’nın anahtarını ona teslim etmişlerdir. Yavuz Sultan Selim, Mescid-i Aksa içinde bulunan Kubbet-üs Sahra’nın bütün pencerelerini ayrıca 4 kapısından 3’ünü baştan aşağı yenilemiştir.

Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs’ü korumak için inşa edilmiş surları tamamen yenileyen Kanuni Sultan Süleyman, bu surların üzerine 24 burç yaptırmıştır.

Bir yeri gezerken tarihini öğrenmek elbet önemlidir ancak bence halkıyla bütünleşmek,onların yaşamlarına tanıklık etmek, bir iki kelam etmek o şehri tanımamızı daha çok sağlar.

 

KHAN ABUKHADİJA (Emad dayının yeri)

Kudüs de geçirdiğimiz zaman zarfında bize misafirperverlik gösteren, aile sıcaklığını yaşatan ve ordayken türk çayını özletmeyecek Emad dayı ve restoranından bahsetmek istiyorum.

Aslında bu restoranın hikayesi biraz uzun biz Türkiye’de okumuş, bu mekanın restorasyonunu yapmış İnşaat müh. Musa Hicazi’nin ağzından dinledik.Buranın restorasyonu İsrail’in baskısına rağmen zor şartlar altında, az bir bütçe ile yaptırılmış. İlk haline bakıldığı zaman epey küçük bir yermiş burası, dükkanın geri kalanı ise toprak altındaymış. Musa Hicazi toprağın ardında ne olduğunu merak ederek başlıyor gönüllülerle birlikte çalışmaya. Bunu da “ Çok baskı gördük İsrail’den ama yılmadık.Çünkü kazdıkça çıkanlar karşısında daha çok heyecanlandık ve heyecanlandıkça daha çok kazmaya devam ettik. İsrail’in kazıyı durdurmak istemesi bizi daha da şevklendirdi.” şeklinde ifade etti Musa abimiz. Derken kazılar her şeye rağmen ilerletildi. Sona ulaşıldığındaysa hayrete kapılmıştı herkes gördükleri karşında. Ve o an kararlı bir şekilde ilerleyen kazılar sayesinde oranın aslında ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Bu dükkan şuanda İsrail’in açık senet vererek almaya çalıştığı bir yer durumunda.

Gelelim dükkanın neden bu kadar önemli olduğuna. Bu dükkanın altında 7 tünelin kesişimi mevcut ve Mescid-i Aksa’ya 3 km uzaklıkta.Bu sebeplerden ötürü İsrail bu yeri alıp yapmak istediklerini bu tüneller aracılığıyla gerçekleştirmek istiyor.Dükkanın sahibi Emad dayı hiç yılmadan “gerekirse aç kalırım ama yinede yahudilerle çalışmam” diyerek İsrail’in karşısında dimdik duruyor. Bu konuyla ilgili Emad dayının röportajını dinlemek isteyenler için linklerini de buraya koyuyorum;

 

ZEYTİN DAĞI

809 metre yüksekliğindeki “Zeytin dağı”, üç tek tanrılı dinin kitabında da adı geçen bir dağ veya tepe. Kudüs’ün doğusuna düşüyor.

Üç kitaplı dine bağlı halkların, bu coğrafyayı yurt edinmiş tüm kadim topluluklarının, yolu bu coğrafyadan geçmiş tüm orduların anadillerinde mutlaka bir karşılığı var.

Arapça’da “Cebel az-Zaytün”. İbranice’de “Har haSetim”. Fransızca’da “Le Mont des Oliviers”. İngilizce’de “Mount of Olives”. Almanca’da “Ölberg”.

Başta Tevrat olmak üzere tüm Musevi dini metinlerinde Kıyamet Günü’nde Yahudi halkını kurtaracak olan Mesih’in Zeytin Dağı’na inip oradan Kudüs’e geçeceği anlatılır. Yani, o gün ilk Zeytin Dağı’nda gömülü olanların dirileceğine inanılır. Zeytin Dağındaki seyir terasının hemen alt tarafında Yahudi mezarlığı bulunuyor. Burası sıradan bir Yahudi Mezarlığı değil. Dünya üzerinde yaşayan bütün Yahudilerin gömülmek istediği bir numaralı mezarlık burası. Çünkü Yahudiler buraya gömüldüklerinde yüzde yüze yakın bir ihtimalle cennete gideceklerine inanıyorlar. Bundan dolayı da buradaki bir mezar yerinin fiyatı, birkaç daire fiyatından daha fazla. Zengin Yahudilerin tamamı buraya gömülüyor.Mescid-i Aksa’nın doğu duvarlarının dibinde bulunan sahabe mezarlığını da bunun için kaldırmayı planlamışlar. Buraya park yapacağız bahaneleriyle yaptıkları müdahaleler duyarlı Müslümanlar tarafından fark edilince, başta Türkiye olmak üzere gösterilen tepki üzerine geri adım atmış durumdalar. Yahudilerin düzgün dik dörtgen şeklinde olan mezarlarının üzerinde sayıları mezardan mezara değişen küçük taşlar bulunuyar. Bu taşların gelen ziyaretçilere ait olduğunu öğrendik. Bir mezar üzerindeki bu taşların adedi o mezarın kaç kişi tarafından ziyaret edildiğini ifade ediyor.

İslam inancında da Zeytin Dağı neredeyse “İman tahtaları”ndan biri. Sırat Köprüsü’nün Araplar’ın “Al-Haram as- Sarif” dedikleri Harem-ül Şerif ile Zeytin Dağı arasında kurulacağına inanılır. Ayrıca büyük sahabi Selman-ı Farisi ile büyük kadın Veliye Rabiatül Adeviyye’nin mezarları da buradadır.

Ama Hıristiyan inancında Zeytin Dağı bambaşka, dinin harcına kadar işlemiş bir kutsallığa sahip bulunuyor.Özellikle Hz.İsa’ya peygamberlik müjdesinin Zeytin Dağı’nda tanrıya ibadet ederken tebliğ edildiğine inanılır.Daha sonra,Zeytin Dağı,Hz İsa’nın çarmıhta noktalanacak son yolculuğunun başlangıç noktası olarak inanç hamurunun mayasına karışır.Hristiyanlık ‘ta Zeytin Dağı’yla ilgili göndermeler bitmez.

Zeytin dağı üstüne son iki not:İkiside binlerce yıl öncesinden geliyor:Zekeriya peygambere göre,Diriliş gününde tanrı Zeytin Dağı’na gelecek ve tepeyi ortadan ikiye bölecek.Yoel peygambere göre ise tanrı kullarını burada yargılayacak.

KİNG DAVİD’S TOMB CAVE (hz Davud’un kabri ve Hz. İsa’nın son akşam yemeği)

Hz. Davut’un kabrinin (fotoğraf 8)üst katında Hz. İsa’nın son akşam yemeğini yediği oda bulunmaktadır.Burada Hz. İsa; havarilerine hitaben, ertesi gün içlerinden birinin ihanet edeceğini söyleyerek onlara ekmek ve şarap ikram eder. Bu ikram sırasında da ekmeğin kendi eti, şarabın da kendi kanı olduğunu söyler ve “ bununla ben sizde hayat bulurum” der. ( Hristiyanlıktaki ekmek ve şarap sunumu ibadeti böylece başlamış olur ) Daha sonra Hristiyanlar tarafından buraya gotik tarzda bir kilise yaptırılır. İşte o kilise de Kanuni Sultan Süleyman tarafından camiye çevrilir. Kilisedeki bütün resimler, tasvirler kaldırılır ancak sütunlar ve pelikan figürü bırakılmıştır. Dikkat edilirse bu figürde iki yavru pelikan anne pelikan tarafından beslenmektedir ancak ilginç olan yavru pelikanların annelerinin göğsünü yemeleridir. Anne pelikan ile kendini kurban eden Hz. İsa simgelenmektedir.

HZ. İSA’NIN ÇİLE YOLU-VİA DOLOROSA

Hz. İsa’nın yargılanıp cezalandırıldığı daha sonra üzerinde çarmıha gerileceği haçı kendisine taşıttırmak suretiyle acılar içinde yürütüldüğü ve bu sırada birtakım olaylar yaşanan yoldur ki bu olaylar anısına duraklar oluşturulmuş ve kiliseler inşa edilmiştir. 14 duraktan oluşan bu yol Hristiyanlar için çok önemli olup, bu yolu tamamlayanlar hacı olmaktadır.Hac yolunun başlangıcı Müslüman mahallesindeki Ömeriye Medresesinin birkaç metre ilerisinden başlamaktaydı.   Via Dolorosa denilen bu yolun üzerindeki istasyonlar Roma rakamı ile işaretlendirilmiş. Başlangıç bölümünde; Hz. İsa’nın mahkûm edildiği ve kırbaçlandığı yer bulunmaktadır. O dönemin Roma’lı valisi, Pontios Pilate dir.

2. durak; Elbiselerinin soyulduğu ve taşıması için çarmıhın sırtına verildiği yerdir. İkinci durak ile üçüncü  durak arasında “Ecce Homo” kemeri bulunmaktadır. İmparator Hadrian zamanından kalma kapının bir parçasıdır ve Romalı vali bu kemerin üzerine çıkarak halka seslenmiş “ecce homo” “işte o insan” demiştir.

3. durak; Hz. İsa’nın çarmıhın ağırlığı ile yorulup ilk defa düştüğü yerdir.

4. durak; Hz. İsa’nın annesi ile karşılaştığı yerdir.

5.istasyon; artık çok yorulan ve çarmıhı taşıyamaz hale gelen Hz. İsa’nın sırtındaki çarmıhın Aziz Simon a verildiği yerdir. ( Kireneli Simon daha sonra Aziz ilan edilmiştir) . Bu bölümdeki kilisenin hemen yanındaki duvarda, Hristiyan hacıların elledikleri, yüzlerini sürdükleri bir taş bulunmakta, bu taş Hz. İsa’nın dinlenmek için elini dayadığı taş.

Bu bölüm ve sonrası hem yol daralmakta, hem de yokuş yukarı çıkmaktadır.

6. durak; Veronica adlı bir kadının Hz. İsa’nın yüzünü sildiği bölümdür.

7. durak; Hz. İsa’nın tekrar düştüğü yerdir.

8.durak; Hz. İsa’nın Kudüslü kadınların kendi durumuna ağlamaları üzerine onları teselli ettiği yerdir

9.durak; Hz. İsa’nın üçüncü kez düştüğü yerdir ve burası Kutsal Kabir Kilisesinin çatısında bulunmaktadır. Bu durağın olduğu yerde, sağında; Kıpti kilisesi, solunda ise; Habeş Hristiyanlarına ait Deyr es Sultan bulunmaktadır.

Bundan sonraki durakların tamamı Kutsal Kabir Kilisesinin içindedir. En son bahsettiğim Kıpti ve Habeş kiliselerinin dar, koridor benzeri yollarını geçtikten sonra kendinizi Kutsal Kabir kilisesinin içinde buluyorsunuz. Bu önemli kilisenin içindeki duraklar kısaca;

10. durak; Çarmıha gerilmesi

11. durak; Çarmıhta ruhunu teslim etmesi

12. durak; Çarmıhtan indirilmesi

14. durak; Na’şının geçici kabrine konması şeklindedir.

Kilisede hemen gözünüze çarpacak olan musalla taşı 13. Durağın karşılığı olup, Hz. İsa can verdikten sonra çarmıhtan indirilip gömülmeden önce üzerine yatırıldığı ve yıkandığı taştır.( Bu yüzden de hep ıslak haldedir.)Hristiyan hacılar bu taşa çok önem vermekte, elleyip öpmekte hatta üzerine kapanıp ağlamaktadırlar. Bu taşın üzerinde görülen lambalar; bazı kiliseleri sembolize etmektedir. ( Rum Ortodoks, Fransisken, Süryani, Ermeni kiliseleri. )

10-11 ve 12. Duraklar Golgota kayası üzerinde bulunmaktadır. Aslında Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve can verdiği tepenin adıdır; Golgota; kafatası anlamına gelmektedir. Azize Helena zamanında kafatasına benzeyen bir tepe görüldüğünde buraya kilise yaptırılmaya karar verilmiş ve Azize Helena tarafından buraya kilise inşa ettirilmiştir.  Dolayısıyla bu kaya kilisenin içinde kalmakta, fakat yapılan inşaat ve çalışmalar nedeniyle bu görüntüsünü kaybetmiştir. Kilise içinde bu kayanın parçasını camlı bir çerçeve ardında görmek mümkündür.

14.durak olan ve Hz. İsa’nın geçici kabri olan Kutsal Kabirdir ve Hristiyanlar Hz. İsa’nın geçici bir süre burada kaldığına, sonra dirilip semaya yükseldiğine inanırlar.

Kabire ulaşmak için önce küçük bir odacıktan başınızı eğerek geçiyorsunuz. Bu bölümde camekân içinde “Cebrail taşı” bulunmaktadır. İkinci odanın girişi daha dar olup iyice eğilerek girmeniz gerekiyor. Burada Hz. İsa’nın cansız bedeninin kısa bir müddet yattığına inanılan mezarı bulunmaktadır.

Kilise içinde; kilisede hakkı bulunan bazı farklı kiliselere ait bölümler ve yönetim merkezleri bulunmaktadır; Rum Ortodoks Patrikliğinin merkezi, Katolik Kilisesi, Süryani Ortodoks Kilisesi, Ermeni Ortodoks Kilisesi, Fransisken Kilisesi,  Kıpti Kilisesi gibi.  Bir de Habeş Ortodoks Kilisesi vardır fakat onların kilisenin içinde hakları yoktur.

Görüleceği üzere pek çok kilise burada bulunmaktadır ve hak iddia etmektedirler. Geçmişte bu durum aralarında pek çok kavgalara hatta savaşlara neden olmuştur. Bu çok önemli kilisenin kapısının anahtarının kimde olacağı veya kimler tarafından temizleneceği gibi konular çok büyük problemler yaşanmasına sebep olmuştur. Bu konuların çözüme kavuşturulması için alınan bazı kararlar hala günümüzde de uygulanmaktadır. Selahattin Eyyubi, büyük kavgalara neden olan Kutsal Kabir Kilisesinin anahtarını Müslüman bir aileye vermek suretiyle çözmüştür. Aynı başarılı uygulama Osmanlılar zamanında devam etmiş, günümüze kadar ulaşmıştır. Hâlihazırda anahtardan iki Müslüman aile sorumludur. ( Nuseybe  ve Joudeh aileleri )

Kilisenin anahtarı gibi temizliği de Hristiyan mezhepleri arasında çok uzun yıllar boyunca problem olmuştur. Hristiyanlara göre; bu kilisenin temizliğinin çok büyük sevabı vardı ve her bir mezhep de daha büyük bir alanın temizliğinden sorumlu olup daha büyük sevap kazanmak istiyordu. Osmanlılar döneminde de bu sıkıntı devam edip hatta kanlı çatışmalara neden olunca 1852 de Sultan Abdülmecid bir ferman yayınlıyor ve gerekli çalışmalar yapılıncaya kadar hiçbir eşyanın veya taşın oynatılmaması ve kararın beklenmesini emrediyor. Ferman yayınlandığı sırada bir merdiven üzerinde cam temizliği yapan Ermeni din adamı da işini bırakıyor fakat merdiveni elleyemiyor. O dönemden beri de o merdiven orada durmakta imiş. Daha sonra çok ince hesaplarla hangi mezhebin nereyi temizleyeceği karara bağlanmış; mezhepler arası barış sağlanmış ve günümüze kadar da aynı şekilde uygulama devam etmiştir.

Kilisenin hemen yanında sol tarafta görülen minare Hz. Ömer Camii minaresidir. Hz. Ömer,  kiliseye geldiğinde ve namaz kılmak istediğinde burada görevli papazlar ona kilise içinde yer göstermiş fakat kendisi bunu kabul etmemiştir.” Eğer burada namaz kılarsam daha sonra burası mescide çevrilir “ diyerek kilise yakınındaki boş alanda namazını kılmıştır. Gerçekten de daha sonra namaz kıldığı yere cami yapılmış fakat kilise ellenmemiştir. Bu olay Hz. Ömer’in diğer dinlere olan saygısı ve adaletli yaklaşımına örnek olarak anlatılmaktadır.

MERYEM ANA MEZARI KİLİSESİ-TOMB OF THE VİRGİN MARY

Varolan kayıtlardan anlaşıldığı üzere Hz. Meryem burada bir müddet gömülü kalmıştır. 455 yılında buraya bir kilise yapılmış fakat daha sonra yıkılmıştır. Aslına uygun olarak yeniden yapılması 680 yılıdır. Aslında bu kilisenin üst kısmı Eyyubiler zamanında yıkılmış ve o yüzden de şimdiki görüntüye sahip olmuştur. Kiliseye fotoğrafta görülen kapıdan girdikten sonra aşağı dik bir şekilde inen 48 basamaklı bir merdiven ile karşılaşacaksınız. Bu kilise Kidron vadisinde olduğundan ve yağışlar sırasında kilise içine su basabileceğinden dolayı kapı önüne birkaç basamak yapılarak giriş yükseltilmiştir. İçeri girdiğinizde nispeten karanlık ve basık bir ortamla karşılaşacaksınız. Merdivenlerden inerken sağlı, sollu Hz. Meryem’in anne ve babasının mezarı ile daha sonra evlendiği eşinin mezarı bulunmaktadır.

İçerde Hz. Meryem’in bir müddet yattığına inanılan taş kabir bulunmaktadır.

TÜM MİLLETLER KİLİSESİ-GETSEMANE KİLİSESİ

Tüm Milletler Kilisesi Zeytin Dağı eteklerinde olup, Hz. İsa’nın tutuklanmadan önce dua ettiği ve ıstırap çektiği yerdir. İlk olarak 4. Yy da buraya Bizans Bazilikası yapılmıştır. Daha sonra terk edilmiş, 1919 ile 1924 yılları arasında oniki ülkenin finanse etmesi ile yeniden inşa edilmiştir. Kilisenin içinde, Hz.İsa’nın Istırap kayası bulunmaktadır.İhanete uğramasının verdiği acı ile bu kayanın üzerinde ağlamış,  ıstırap çekmiş ve dua etmiştir. Kilisesi Getsemane bahçesi içinde yer almaktadır. Ağaçların bir kısmının çok eski olduğu söylenmektedir hatta Hz. İsa döneminden bahsedilmektedir.

Kudüs hakkındaki genel bilgilendirmemize devam edelim…

⛪ Kudüs’te çok fazla kilise bulunmakta ve bakıldığı zaman bu kiliselerin tıklım tıklım dolu olduğunu gördüm.

🕌 Ama ne yazıkki bu doluluğu Mescid-i Aksa’da göremedik. Peki müslümanlar neden burayı ziyarete gelmiyor?

– Bizde buraya gitmeden önce şehrin güvenliği, İsrail askerlerinin varlığı konusunda çok fazla şey duyuyorduk.Kudüs’ e genel olarak bakıldığında attığınız her adımda kamera görmeniz mümkün, belli başlı noktalarda İsrail askerleri nöbet tutmakta. İnsanların burayı ziyaret etmekte en çok çekindiği şey İsrail askerleri. Bizim gözlemlediğimiz kadarıyla İsrail askerlerinin turistlere hiçbir zulmü yok onların tek derdi Filistinliler.

Ayrıca medyada sürekli orda olaylar varmış gibi yansıtılıyor ve böylece insanların oraya gitmesi bir bakıma engellenmiş oluyor.Elbet bir takım olaylar mevcut ama bunlar az önce bahsettiğim gibi turistleri çok etkilemiyor.

Bu yüzden ben medyanın algısıyla hareket etmememiz gerektiğini, hepimizin Mescid-i Aksa’ ya gidip ziyaret etmesini tavsiye ediyorum. Çünkü; müslümanlar oraya ne kadar çok giderse İsrail o denli korkacak ve kardeşlerimizde aynı oranda cesaret bulacak,yalnız olmadığını hissedecektir.

Kudüs yazımı Felafel yemeden dönmeyin ve tam bir Türk dostu olan Emad dayının yani Khad Abu Khadija’nın dükkanına uğrayın deyip sonlandırmak istiyorum:)

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yapınız
Lütfen adınızı giriniz