Karantina sonrası İstanbul’da güvenle yapılabilecek 5 aktivite

0

COVID19’un bütün Dünya’yı etkisi altına almasıyla birlikte yaşamlarımızın normal akışının bir anda değişmesi eminim hepimizi derinden sarsmıştır. Sizi bilmem ama şahsen ben moral olarak da, motivasyon olarak da bitmiş durumdayım. Şu bilgisayarın başına oturup da kendimi bir nebze olsun daha fazla geliştirebilmek için bütün gün inanılmaz bir çaba gösteriyorum desem de yalan olmaz.

Bazen sadece mutfağa gidip kendime bir bardak su alabilmek için kendime motivasyon yaratmaya çalışırken buluyorum kendimi. Hal böyle olunca, düşündüm ki şu virüs belası bittikten sonra kendimizi güvende hissederek İstanbul’da yapabileceğimiz birkaç şeyi listelemek çok da fena bir fikir olmaz. Daha listeleme kısmına geçmeden bile İstanbul’la ilgili hayallere dalmış durumdayım. Hadi, uzatmadan başlayalım: Karantina sonrası İstanbul’da güvenle yapılabilecek 5 aktivite!

*Uzatmadan başlayalım dedim ama şuraya da bir not düşeyim, karantina sonrası kendimi güvende hissedeceğimi düşündüğüm yerleri sizinle paylaşıyorum, neresi güvenli neresi değil bunu söylemek için yeterli bir bilgiye sahip değilim. Lütfen Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarını takip edin!

  1. Deniz havası alabileceğimiz bir yere gidiyoruz!

Bu karantina sürecinde en çok özlediğim şeylerden biri kesinlikle İstanbul’un güzeller güzeli boğazı. Aslında sadece boğazı diye bunu kısıtlandırmaktan çok hoşlanmıyorum çünkü denize yakından bakabileceğim her türlü yere gitmeye razıyım şu an. Normalde de en sık gittiğim yerlerden biri olan Caddebostan Sahili’ne gidip denize karşı bir şeyler içme eylemini gerçekleştirmek için sabırsızlanıyorum ben mesela.

Salacak Sahili olsun, Bebek Sahili olsun, Moda Sahili olsun, hazır önümüz de yazken bence buralar çok değerlenecek. Zaten şu an uyguladığımız sosyal mesafe kuralının uzunca bir süre daha devam edeceğini tahmin ederek en azından açık havada oluruz ve birbirimize uzak durmamız daha kolay olur diye düşünüyorum. Yine de riski en aza indirmek için deniz kenarlarını sabahın en erken saatlerinde tercih edebiliriz.

Belgrad Ormanı

  1. Belgrad Ormanı’na gidiyoruz!

Bütün gün oturmaktan artık yemin ediyorum çürümüş vaziyetteyim. Yukarıda da bahsettiğim gibi motivasyonsuzluktan ve aslında kapalı herhangi bir alanda spor yapmaktan nefret ettiğimden, enerji harcayabileceğim en ufak bir hareket yapmıyorum ben. Eminim benim tam aksime motivasyonunu sporla sağlayanlar da vardır ama evde spor yapmakla mis gibi orman havası alarak spor yapmak arasında kocaman bir fark var. Kesinlikle gidip Belgrad’da piknik yapın saatlerce OTURUN falan demiyorum bakın altını çizmek istiyorum, çünkü biz güvende olmaktan da bahsediyoruz bu yazıda ve inanın ki Belgrad’ı piknik yapmak için tercih eden birçok insan olacak ve temas edeceğimiz yerleri falan düşünmek beni biraz geriyor. Belgrad Ormanı’nın uzuuun parkurunda, yine erken bir saatte yapacağımız bir tempolu yürüyüş bence hepimize çok iyi gelecektir.

Adalar

  1. Adalar’a gidiyoruz!

İstanbul’dan sadece bir vapurla ulaşabileceğimiz canımız Adalar’ımızı unutmadık değil mi? Zaten rahat bir şekilde vapur gibi toplu taşıma araçlarını maske takarak bile olsa kullanabileceğimizi umut ettiğimden bence Burgazada’ya, Heybeliada’ya, Kınalıada’ya gitmek ve bu adaların güzeller güzeli sokaklarında dolanmak çok keyifli olacaktır. Veya yolumuzu Büyükada’ya düşürüp bisiklet kiralayarak Aya Yorgi Kilisesi’ne çıkabilir veya adanın dik yokuşlarında özgürlüğümüzün tadını çıkarabiliriz. Yine de herhangi bir ada ziyareti için hafta içi günleri tercih etmek yerinde bir karar olacaktır diye düşünüyorum.

Atatürk Arboretumu
Atatürk Arboretumu
  1. Atatürk Arboretumu’na gidiyoruz!

Ay siz de özlemediniz mi böyle çiçek böcek görelim, doğayla iç içe geçelim, yamuk yumuk bir sürü güzel ağaca sarılalım? Ben çok özledim! Öyle çok doğal hayat delisi bir insan değilim ve hatta böceklerden de çok korkarım ama bu şartlarda bile çimen görsem üzerine yüz üstü yatıp ağlayacak hale geldim. Atatürk Arboretumu hem açık alanda oluşu, hem de gerçekten koskocaman bir yer oluşundan dolayı bence karantina sonrası gidilebilecek en doğru adreslerden biri. Belgrad Ormanı’nın çok çok yakınında olduğu için belki Arboretum ve orman aktivitelerini aynı günde bile yapabiliriz.

Arboretumun içinde o kadar çok ağaç çeşidi var ki, her birini bir bir incelerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Ayrıca içerde üç adet de yapay göl bulunuyor, üçü de çok güzel. Burada piknik yapmak falan yasak, onu unutun. Aklınızdan geçtiğini duyar gibiyim çünkü. Giriş için de bir ücret ödememiz gerekiyor, hafta sonları için yetişkinler 20₺, öğrenciler 7,5₺ ödüyor. Bu fiyatlar hafta içi 7,5₺ ve 2,5₺ olarak değişiyor.

  1. Açıkhava sinemasına gidiyoruz!

İçimiz dışımız Netflix oldu evde kapalı kaldığımız günden beri. Netflix artık benimle konuşmaya başladı diyebilirim, ‘’nolur bırak peşimi artık’’ diye yalvarıyor bana. Alakalı alakasız her türlü filmi diziyi belgeseli hepsini izledim ve evet bir kısmından keyif de aldım, ancak artık aynı koltukta otura otura kalçamız düzleşti artık. Yine de bu film izlemeye engel değil, ama karantina sonrası mümkünse bir Açıkhava sinemasını tercih ederim. Bu fikrin sizin de hoşunuza gidebileceğini düşündüğüm için paylaşmak istedim. İstanbul’da Sait Halim Paşa Yalısı, Bomontiada, Zorlu PSM gibi yerlerde Açıkhava sineması etkinlikleri düzenleniyor.

İnternet sitelerindeki tarihlere bakarak bunları yakalamak mümkün ama şu anki durumun belirsizliğinden ötürü ortada bir şey yok tabi ki. Covid peşimizi bırakınca sitelerine yepyeni film gösterim tarihleri ekleyeceklerine eminim, mis gibi temiz havada film izlemek fikri beni şimdiden heyecanlandırmaya yetti bile.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yapınız
Lütfen adınızı giriniz