- Kuzguncuk’a git! : 20 yıldır İstanbullu olan biri olarak bu şehirde benim en sevdiğim yerlerden biri kesinlikle Kuzguncuk. Bunun en büyük sebebi ise o eski tarihi havasından kesinlikle hiçbir şey kaybetmemiş olması. Dar sokaklarındaki rengarenk evler, adım başı karşılaştığınız kediler ve küçük kafelerden de bahsediyorum tabii.
Hele bir de fotoğrafçılığa ilginiz varsa, burası kesinlikle tam size göre, çünkü burada insan etrafına bakındığı her saniye farklı bir fotoğraf karesi görebiliyor. Hatta evlenen çiftler düğün fotoğraflarını bile burada çektiriyor bazen! Üstelik bu şeker semt eski bir Türk dizisi olan Ekmek Teknesi’ndeki fırının bulunduğu yer.
Sizi biraz hayal kırıklığına uğratabilecek bir bilgi de ekleyeyim : orası artık fırın olarak değil restoran olarak kullanılıyor ☹ Ayrıca Kuzguncuk’ta bütçenize bağlı olarak oturup bi’ çay kahve içebileceğiniz birçok yer bulunuyor ve hepsi o kadar davetkar tasarlanmış mekanlar ki, hangisine oturacağınız konusunda kararsız kalıyorsunuz.
- Müzeleri gez! : Tamam, biliyorum. İstanbul’daki bazı müzeler gereksiz pahalı olabiliyorlar. Bu da bir ‘’düşük bütçeli’’ rehber olduğu için size tabi ki gidin de Topkapı Sarayı’nı gezin demeyi planlamıyorum.
Fakat İstanbul’da ücretsiz bir şekilde gezebileceğiniz müzeler de bulunuyor, ve inanın araştırmadan önce birçoğunu ben de bilmiyordum. Çevremdeki çoğu insan ‘’müze’’ kelimesini duyduklarında yüzlerini ekşitiyorlar, hani bu benim çevremin vizyonsuzluğu mu yoksa insanlar bu müze gezme işini sıkıcı mı buluyorlar bilmiyorum ama ilgilendiğim konulara dair yapılmış müzeleri veya sanat galerilerini gezmekten ben çok hoşlanırım. Dolayısıyla size de önerim bu olacak. İstanbul o kadar içinde tarih barındıran bir şehir ki, bence o tarihin içine karışmadan İstanbul’u anlamak mümkün değil. Atatürk Evi, Orhan Kemal Müzesi gibi gezebileceğiniz birçok ücretsiz müze bulunmakta. Bu müzelerin bulunduğu güncel listeyi yayına aldığımda da bu sayfa üzerinden tıklayarak ulaşabileceksinz!
- Boğaz Turu Yap! : İstanbul’un güzelim boğazında bir tur yapmak ne kadar biliyor musunuz? Gidiş-geliş sadece 25₺ ve tur tam olarak 3 saat sürüyor! Eğer bu turu tek başınıza yapıyorsanız maddi açıdan sizi hiç zorlamayacaktır ancak 4 kişilik bir aile göz önüne alındığında bu pek düşük bütçeli bir aktivite olmayabilir.
Bu turun güzergahı Eminönü, Beşiktaş, Üsküdar, Kanlıca, Sarıyer, Rumeli Kavağı ve Anadolu Kavağı şeklinde ilerliyor ve yukarıda yazan yerler arasından istediğiniz yerden tura katılabiliyorsunuz. Dilerseniz gidiş-dönüş değil, tek yön şekilde bilet alıp Anadolu Kavağı’nda da inebiliyorsunuz. Bunu yaparsanız turun ücreti de kişi başı 15₺ oluyor. 12 yaş altı için de gidiş dönüş ücreti 12,5₺ iken, tek yön 6₺. İstanbul’u gezerken daha az bir ücretle boğazda dolanmak istiyorsanız bir de kısa tur yapma şansınız var, onun fiyatı da kişi başı 12₺. Kısa tur dendiğine bakmayın gerçi, 2 saat sürüyor. Bu kısa turun güzergahı da Eminönü, Üsküdar ve Ortaköy olarak ilerliyor ve aynı güzergahı takip ederek geri dönüyor.
- Feriköy’deki bit pazarına git!: Bazen her ne kadar alışveriş yapmak istesek de bütçemiz buna elvermeyebiliyor. Böyle durumlar için de birçok küçük dükkan devreye girebiliyor ama benim bugün özellikle bahsetmek istediğim yer Feriköy Bit Pazarı, çünkü burada birçok şeyi çok ucuz fiyatlara bulmak mümkün.
Tabi bu 10₺ verip bir saç düzleştiricisi falan alabilirsiniz demek değil, ama bir kahve fincanını, belki bazı kartpostalları, veya eski kitapları buradan çok uygun fiyatlara alabilmeniz mümkün. Bu bit pazarında ikinci el ürünler bulunduğu için mesela 80’lerden kalma bir polaroid fotoğraf bulabilirsiniz ve bu ruhunuza dokunabilir, şahsen ben böyle bana ait olmasa bile bir şekilde anısı olan şeylere bayılırım. Dolayısıyla burası benim bazen sırf kafa dağıtmak için bile gittiğim yerlerden birisi. Hiçbir şey almayacak bile olsanız orada gezinerek insanların ikinci el eşyalarına bakmak bu şehrin insanlarına dair güzel fikirler edinebilmek için bence çok güzel bir fırsat.
- Taksim’e git, ıslak hamburger ye!: İstanbul’da gezerken Taksim’i görmeden dönmek mümkün mü hiç? Canım İstiklal Caddesi’nde şöyle bir kez bile olsun yürümeden İstanbul’u gezdim dememek lazım bana sorarsanız. Taksim’in efsane lezzetlerinden olan Kızılkayalar’ın ıslak hamburgerini bir elinize alıp, İstiklal’in o sürekli çok hareketli, çok enerjik havasını solumak üzere Tünel’e doğru yürüyebilirsiniz.
İstiklal Caddesi boyunca bulunan bir sürü kafe restorandan herhangi birine oturup çay kahve içebilir, veya Midpoint’te yer bulabilirseniz terasından görünen manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Eğer Cuma günü akşam saatlerinde oradaysanız, İstiklal’in hemen bir arka caddesinde kalan Pera Müzesi’ne de 18.00-22.00 arasında ücretsiz girebilirsiniz.